ziyaver şencan
Olan biteni zerre miskal mertebesinde anlayabilmek adına, mütemadiyen yüksek sesle düşünüyor, benzer duyarlılıkları paylaştığını sandıklarıma, bu blog benzeri, işaret fişekleri yolluyorum. Cümle debelenmem 'Bir hakîkat kalmasın âlemde Allah’ım nihân' içindir; 'bütün bunlar niye?' içindir. 'Ah bin yâ bin fesaye!' için ezcümle bir de...
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil / düzeltmeler
Yazarlarından olduğum NODUL 2023 Türkiye Kültür, Sanat, Edebiyat Almanağı'nda yer alan Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil başlığını taşıyan kapsamlı metnim bazı düzeltmeleri gerektirmekte. Bahse konu düzeltmeleri paylaşıyorum:
*** sayfa (s.) 314, sol sütunun yukarıdan 13. satırında başlayan 19. dipnot’u ile, kısmı, mezkûr dipnot metne alınmadığından, çıkarılacak.
*** s.
314, sağ sütunun yukarıdan 11. satırında başlayan 46. dipnotta ayrıntılandıracağım kısmı, mezkûr
dipnot metne alınmadığından, çıkarılacak.
*** s.
314, sol sütunun alttan 4. satırındaki Chat
GPT ve Dall-E gibi kısmı çıkarılacak, yerine şu ifade gelecek:
İnsan
geribeslemeli pekiştirmeli öğrenme (Reinforcement Learning from Human Feedback
/ RLHF) temelli eğitilip geliştirilen Geniş Dil Modeli (Large Language Model /
LLM) esaslı yapay zekâ yazılımları
*** s. 314, 2 numaralı dipnot, ona yazmamdan sonra geçen yaklaşık 2 yıllık sürede yapay zekâ konusunda elde edilen olağanüstü gelişmeler ve bu temelde yaptığım okumalar sonucu eriştiğim aktüel kavrayışıma göre, epeyce tartışmalı, hatta ‘güvenilemez’ hale gelmiştir. Bu yüzden de, mezkûr dipnot aşağıdaki şekilde değiştirilecektir.
İbn-i Sîna'nın medikal kanonu: Canonis Medicinae / el-Ḳānûn fi’ṭ-ṭıbb /القانون في الطب
Çizgi Roman Bildiğiniz Gibi Değil - türler, yazarlar, çizerler, yayıncılar, ülkeler
α
'Homo sum , humani nihil a me alienum puto -
İnsanım, insana dair her şeye aşinayım.'
Publius Terentius Afer
‘Sed omnia praeclara tam difficilia
Quam rara sunt – Ama, mükemmel olan her şey nadir
Olduğu kadar zordur da.’Spinoza,
Ethica’nın son cümlesi.
'Ben buradayım sevgili okuyucum,
sen neredesin acaba?' Oğuz
Atay,
Demiryolu
Hikâyecileri, Korkuyu
Beklerken
'İlgi alanları sınırsızdır ZŞ’ın;
çok okur, az yazar, çok az paylaşır!' Ahmet
Kot
‘Ancora
imparo’ Miguel Ángel Buonarrotti
‘Perdam
ignorantiam ignari!’ ZŞ([1])
içindekiler
künye---------------------------------------------------------------------------------------001
asal
epigraf--------------------------------------------------------------------------------002
içindekiler([2])----------------------------------------------------------------------------003
teşekkür------------------------------------------------------------------------------------004
bütün bunlar böyle belirdi burada; zarûrî ve faideli
bir izahat---------------------007
medhal / prologue / bidayet / girizgâh; ya da, mecburi bir iade-i itibar
teşebbüsü----------------------------------------------------------------------------------010
çalışmanın
dönemselliği-----------------------------------------------------------------013
nedir çizgi roman?------------------------------------------------------------------------013
etimolojik bir
nazar-----------------------------------------------------------------------017
nedir bu 'panel' Allah aşkına?!?---------------------------------------------------------020
çizgi roman ve grafik roman farklı şeyler midir?-------------------------------------021
çizgi roman kaçıncı
sanattır?------------------------------------------------------------023
çizgi romanın muhtasar
tarihçesi-------------------------------------------------------025
küresel çizgi roman havzaları ve çizgi roman
türleri--------------------------------027
mangamania: nedir bunun
niçini?------------------------------------------------------029
Türkiye'de çizgi roman------------------------------------------------------------------037
Çizgi roman tarihimizin en efektif ve en özgün 25
sanatçısı----------------------047
2023 Türkiye'sinde çizgi romanlar ve
yayıncıları-----------------------------------071
Çizgi roman sadece çizgi roman değildir!--------------------------------------------085
sonuç - hüküm - prologue -
nihayet---------------------------------------------------088
bibliyografya / kaynakça---------------------------------------------------------------092
***) teşekkür
Orijinal
olmayı, özgünlük tahtında değerlendirilmeyi, tamamıyla olmasa bile hiç olmazsa
bazı bölümleriyle (müspet manada) provokatif ve ufuk açıcı olarak tasvir ve
tavsif edilmeyi hedefleyen okunulan te(k)lifin, hiç kuşkusuz 'klişe'lere,
konservatif anlatı matrislerine, kabul görmüş verili ifade pattern'lerine en
ziyade yaslanan (teslim olan) bölümü olmaya namzet bu bahis, münevver ahlâkının
icbar ettiği bir husus ve kapsamlı bir makale formatındaki kurgu dışı
bir metnin formel bakımdan sine qua non'u olması hasebiyle
dillendirilmiştir.
Servet
İnandı ve Türker
İnandı'ya, ülkemizin en önemli butik çizgi roman yayıncısı olan Flaneur
Book markasıyla dilimize kazandırdıkları, sadece içeriklerinin
niteliğiyle değil, (bilhassa bazıları), bir sanat yapıtı olarak
tasarlanmalarıyla da farklılık arz eden olağanüstü kaliteli eserler
yüzünden; Doğan Şima'ya, âdeta tek kişilik bir ordu, bir 'one-man
band' gibi davranarak sahibi - editörü - finansörü - çevirmeni -
yöneticisi olduğu Baobab Yayınları markası altında dilimize
kazandırdığı nitelikli çizgi romanlar için; İlker Özer'e, Çizgi
Düşler Yayınevi ile yaptığı yayıncılığın yanı sıra, geniş bir arşiv
temelinde gerçekleştirdiği sahaflık ve araştırmacılığıyla genelde çizgi roman
tutkunlarına ve koleksiyonerlerine, özelde de okunulan satırların hakir
müellifine onlarca yıldır sürdürdüğü çok yönlü hizmetleri için; günümüzde fumettonun
son kalesi diyebileceğimiz Lâl Kitap'ın kurucusu, sahibi ve
yöneticileri olan Ayşe Karsel Zaimoğlu ve Bahadır Zaimoğlu'na,
2002'den bu yana sarsılmayan bir inançla ve kalite çıtasını daima vasatın
üzerine çıkararak yaptıkları çizgi roman yayıncılığı için; M. Kutlukhan
Perker'e, kurucusu ve yönetici olduğu Kara Karga Yayınları ile
gezegenimizin neredeyse bütün çizgi roman havzalarında yayınlanan kurmaca ve
kurgu dışı eserlerin kalitelilerini seçerek dilimize ve insanımıza kazandırdığı
için; Ayşegül Utku Günaydın'a, Desen Yayınları markasıyla,
tercüme ve telif olmak üzere, hem çocuklara ve hem de yetişkinlere seslenen ve
ortalamanın oldukça üzerinde olan kaliteleriyle temayüz eden çizgi romanların
meraklısıyla buluşması noktasındaki katkıları için; Mustafa Küpüşoğlu ve Çetin
Şan'a, Alfa Kitap çatısı altında vücûd bulmasına katkı
verdikleri çeşitli genre'lardaki nitelikli çizgi romanlar için; İlhan
Yılmaz'a, müessisi, sahibi ve yöneticisi olduğu Presstij Çizgi
Roman'la İzmit'te gerçekleştirdiği işler sayesinde 'genelde
yayıncılık, özelde de çizgi roman yayıncılığı İstanbul'da yapılır kardeşim!'
ezberini bozduğu için; Ömer Bahadır'a, kurucusu, sahibi,
yöneticisi, finansörü ve genel yayın yönetmeni olduğu Felix Koleksiyon üzerinden
yayınını sağladığı az sayıdaki ama olağanüstü kalitedeki sınırlı baskılı,
numaralı koleksiyonluk yapıtlar için; Erdem Aydoğan'a, 20 yıla
yakın bir süre içinde, kurucusu - sahibi - yöneticisi olduğu Marmara
Çizgi Yayınları çatısı altında bastığı yaklaşık 650 çizgi roman ile,
mezkûr alanların meraklılarına, popüler kültürün bu anlatı mecrasının neredeyse
bütün havzalarından ve türlerinden seçilmiş kaliteli yapıtları sunduğu
için; Hakan Şaşmaz'a, kurucularından olduğu Rodeo
Yayıncılık markasıyla basılmasına katkı verdiği çok kaliteli Ken
Parker serileri, mezkûr yayınlarda yer alan gerçekten sıra dışı
editoryal metinleri ve çizgi roman kozmosuna dair olan bilgi, birikim ve
eksperliğiyle, arşivindeki olağanüstü zengin ve kaliteli çizgi romanları,
orijinal çizimleri ve kapakları, özelde ülkemiz insanının, genelde de 8.1
milyar kadın ve erkek dünyalının hizmetine ve istifadesine sunduğu için; Meraklı
Çizgi Roman Sahaf'ın kurucusu merhum Tayfun Alemdağ'a,
sohbetlerimiz sırasında paylaştığı kıymetli informasyonlar ve orijinal
değerlendirmeleri ve arşivime kazandırdığı olağanüstü nadirattan çizgi romanlar
için; merhum Hasan Kabakçı'ya, 1990'ların ilk yıllarında Kadıköy, Neşet
Ömer Sokak'ta Cumartesi ve Pazar günleri
açılan seyyar kitap sergileri arasında kendilerine yer bulan çizgi
roman esnafının, aynı sokaktaki Kadıköy İş Merkezi'nde çizgi
roman sahafı açmalarına, açtığı dükkânla, önderlik ettiği, sohbetlerimizde
beni dokuzuncu sanatın muhtelif bahislerinde tenvir edip münevver
kıldığı ve gün ışığına çok az çıkmış oldukça nadir bazı çizgi romanların
koleksiyonumun parçası olmasını sağladığı için; Murat Sevgikuranlar'a
sohbetleri, dijital yayınları ve 2000'lerin ilk yıllarında mezkûr iş merkezinin
en alt katında moderatörlüğünü ve münadiliğini deruhte ettiği
müzayedelerle, açık artırmacılık hususunda önce hocalarımdan ve rol
modellerimden biri, akabinde de meslektaşım olduğu için; Murat Alpgüven'e,
yayınları, dijital baskıları ve geniş çizgi roman bilgisinden süzülen
paylaşımlarıyla zenginleştirdiği sohbetlerimiz ve arşivime kazandırdığı bazı
nadirattan eserler yüzünden; acil şifalar dilediğim İlyas Erkul'a,
tadı halen de damağımda olan sohbetlerimiz ve kütüphaneme kattığı değerli ve
nadir çizgi romanlar için; merhum Yener Çakmak'a, benzeri olmayan
kişisel tecrübelerle zenginleştirilmiş bilgi yüklü metinlerinden çok istifade
ettiğim için; okunulan metnin ana gövdesinde, dipnotlarında ve
bibliyografyasında atıf yaptığım âsârın yazarlarına, çizerlerine,
renklendiricilerine, kaligraflarına, grafikerlerine, editörlerine,
mütercimlerine, yayıncılarına ve diğer emekçilerine; bilhassa da, ele aldığım
hususatın kuramsal kaynaklarına, teorik çerçevesine ve informatif mahiyetteki muhtelif
detaylarına dair çok şey öğrendiğimi ve bu bakımdan da kendimi kendilerine
borçlu hissettiğimi her mecliste ve her vesileyle itiraftan zevk duyduğum
külliyatın / âsârın, başta Will Eisner, Scott McCloud, Levent Cantek,
Hakan Alpin, Ümit Kireççi gibi müellifine; normalden bir miktar uzun
olduğunu düşündüğüm cümleler kurmak konusunda üstadım, rol modelim,
pirim efendim bildiğim James Joyce'a; fikri panteonumun
mimarlarından olan Gottfried
Wilhelm Leibniz, Edmund Husserl, Ahmet Mithat Efendi, Ömer
Seyfettin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay, İsmet Özel'e
ve başta Georges Perec ve Italo Calvino olmak
üzere OuLiPo (Ouvroir
de littérature potentielle - Potansiyel Edebiyat Çalışmaları)
akımının bütün neferlerine ([3]);
psikolojik ve mental bakımdan oldukça sıkıntılı bir dönemim olan Haziran
2015'de hayatıma giren, o günden beri dostluğu ve görüşleriyle ile beni
zenginleştiren, sık sık tekrarladığı 'Çok okuyor, çok konuşuyor, ama az yazıyorsun!' ikazıyla okunulan
satırların en önemli manevi ve fikri müşevviklerinden olan iki
Cihanda aziz bildiğim Ahmet Kot'a ([4]); 20 Mayıs 2023 gecesi 22.00
dolaylarında yaptığımız (ve takip eden bölümde
ayrıntılarını paylaşacağım) telefon görüşmesindeki talebiyle bu entelektüel
gayretin husule gelmesinin vesilesi, muharrik etkeni ve ebesi olan sevgili ve
değerli Şaban Özdemir Hocama ve nihayet, 1963 yılının sonbaharında,
okula başlamamdan 1.5 yıl önce, aldığı çizgi romanlar üzerinden okuma yazma
öğrenmemi, kitap sevgisini ve kütüphane, arşiv, koleksiyon oluşturma
meraklarını kuşanmamı sağlayan rahmetli anneciğime ve
isimlerini zikretmemiş olmam, üzerimdeki emeklerine saygısızlığımdan, kadir
- kıymet bilmezliğimden ya da kibrimden değil, sadece hafıza zâfiyetimden
kaynaklanan diğer fikir mimarlarıma ve entelektüel rehberlerime müteşekkirim
efendim.
Öte yandan,
normatif olarak anormal - sıra dışı - acayip - obsesif - akıntıya karşı
- delice - dahice - anlaşılmaz - dekadans - muhteşem her
ne var ise bu metinde, işte onlar bütünüyle müellifin marifeti, mesuliyeti ve
telifi dairesindedir.
Mayıs 2023 – Nisan 2024, Kepez.
Sayfaların Dilinden 'Muhasebe' başlıklı 262. programıyla final yapıyor
Metinlerini yazdığım ve 01 Ocak 2024'den beri hafta içi her gün meraklısıyla buluşan TRT Radyo 1'deki 'Sayfaların Dilinden' programının 262'incisi, yânî, sonuncusu olan Muhasebe, başlığının iddia, isnat, imâ, îkaz ve ispat ettiği bir mahiyet ve muhtevayla bugün, yânî, 31 Aralık 2024 günü yayımlanacak. Önceki 261 Sayfaların Dilinden programının içeriklerinin toplu bir şekilde, ana hatları ve en karakteristik özellikleri bakımından değerlendirildiği mezkûr program, bu yönüyle bir kendini hesaba çekme, özvarlığını teşrihe tâbi tutma, dasein'ını analiz etmek teşebbüsüdür. Ve tabii ki, bir manada da bir helalleşme vesilesi...
Sayfaların Dilinden Programının 261'incisi: Nezihe Muhiddin Hanım
Metinlerini yazdığım ve 01 Ocak 2024'den beri hafta içi her gün meraklısıyla buluşan TRT Radyo 1'deki 'Sayfaların Dilinden' programının 261'incisinde bugün, Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarıyla, Cumhuriyetin başlangıç dönemindeki en önemli feminist aktör olarak niteleyebileceğimiz kadın hakları aktivisti Nezihe Muhiddin Hanım'ın hayatının önemli bahislerini, dönemeç noktalarını ve kırılma anlarını aldım mercek altına.
Naşid Baylav: 'Fatih Sultan Mehmet zehirlendi!'

0 - medhal / prologue / bidayet:
Naşid Baylav |
Baylav, ilerleyen satırlarda paylaşılacak olan nedenler yüzünden, genel olarak akademik camiaya, özel olarak da İstanbul Ünivesitesi'yle onun Eczacılık Fakültesi branşına dargın ayrılmıştır bu dünyadan; bir diğer deyişle o, gözleri açık intikal etmiştir ebediyete.
Bahse konu bu 'küskün ruh hali'nin ve 'sürekli gadre uğradıklarına inananlar'ın kuşandıkları o eziklik psikolojinin kaynaklarına inerek Naşid Baylav'ın hayatına dair bazı ayrıntıları mercek altına almanın, onun kamuoyu tarafından bilinmesine ve hatırlanmasına katkı vereceğini düşünüyorum.
Öte yandan, eczacılık camiasının önemli ve fakat unutulmuş bir figürünü yeniden ramp ışıkları altına taşımanın, 1980 - 2008 döneminde eczacılara hizmet veren bir sektörde, ilaç dağıtım kanallarında (2000'ler öncesi dönemdeki kavramsallaştırmaya göre 'ecza depoları'nda) çalışmış olan bu satırların yazarı için, kuvvetli bir manevi değere ve yüksek bir sembolik anlama sahip olduğu da, doğrusu, altı çizilesi bir husustur.
Kuantum Çipi Willow 'Çoklu Evren' Dedi; Nezihe Muhiddin; Muhasebe >>> metinler 53
01 Ocak - 31 Aralık 2024 döneminde, Pazartesi'nden Cuma'ya hafta içi her gün 14.55 - 15.00 saatleri arasında TRT Radyo 1'de yayınlanan, bütün yıl boyunca da toplamı 262'ye erişecek olan Sayfaların Dilinden programının metinlerini yazıyorum. Mezkûr metinler, muhtasar bir ifadeyle, insanın kendisiyle, diğer insan kardeşleriyle, bitki - hayvan - böcek - mikroorganizma - toprak - su gibi bileşenlerinin oluşturduğu o kaleydoskopik mimari ve muhtevasıyla hayran bırakan, şaşırtan ve bazen de korkutan eko-sistemle, tarihsel mirasla, eşyayla, mekânla, zamanla, uzayla teması sırasında deneyimlediği olgu - mesele - süreç - olay gibi Varoluş Dairesi'nin fenomenlerinden / tezahürlerinden birisinin, ana hatlarıyla da olsa, kuşatılma teşebbüsüdür. 2025 - 2026 döneminde 3 cilt halinde kitaplaştırılacak olan bahse konu entelektüel hasılanın yılın 52.3'üncü haftasına denk düşen 27 Aralık - 31 Aralık döneminde yayınlanacak olanları aşağıdadır. Onlara dair görüş, öneri, katkı ve eleştirilerinizi metinlerimin altındaki yorumlar kısmında ya da sosyal medya hesaplarım üzerinden paylaşabilir, programları, TRT Dinle'yi cep telefonunuza indirerek Dünya'nın bütün coğrafyalarından dinleyebilirsiniz.
260) Kuantum Çipi Willow 'Çoklu Evren' Dedi!
Radyo 1'in değerli dinleyicileri, merhaba; Ziyaver Şencan'ın metnini
yazdığı, Berivan Erin'in yapımcılığını üstlendiği, Rıza Okur'un
sunduğu Sayfaların Dilinden programının
bugünkü konusu Kuantum Çipi Willow 'Çoklu Evren' Dedi.
9 Aralık Pazartesi günü Google’un
yaptığı açıklama, sadece teknoloji ve bilim çevrelerini değil, gezegenimizin konudan
haberdar olan bütün sakinlerini heyecanlandırdı. Şirketin CEO’su Sundar Pichai’nin, ‘şu anda kullandığımız klasik / konvansiyonel
bilgisayarla çok uzun süren hesaplamalar, Santa Barbara’daki laboratuvarımızda
geliştirdiğimiz yeni kuantum çipi Willow’la çok kısa sürede gerçekleştirilirken,
kuantum bilgiişlem süreçlerinde önceden oluşan hatalar da, Willow’un sahip
olduğu 105 kübitlik bilgiişlem kapasitesi sayesinde, minimize edildi’ şeklindeki
mezkûr açıklaması; Quantum
Artificial Intelligence Lab’in kurucusu ve lideri Hartmut Neven’ın, ‘günümüzün en güçlü süper bilgisayarının 10
septilyon yılda yapacağı bir hesaplamay, Willow 5 dakikadan kısa bir sürede tamamlıyor’
deyişiyle desteklendi. Bu başarının temelinde, Google’ın Kuantum Yapay Zekâ ekibinin, Willow’un kübitlerini, sayıları arttıkça, hata oranını üstel olarak azaltacak şekilde birbirine bağlamayı
başarmaları yatmakta. Bit, kübit ve septilyon kavramlarını kısaca
açıklayalım. Şu an kullandığımız klasik bilgisayarlar, silisyum transistörlerin marifeti bit dediğimiz ‘0 ya da 1’, veya ‘kapalı ya
da açık’, ya da ‘hayır ya da evet’
temelli iki değişkenli ve tek sonuçlu mantıkla,
bir diğer deyişle, Aristo mantığıyla,
sıralı ve deterministik olarak çalışırken; kuantum
bilgisayarları, mutlak sıfır sıcaklığında opere eden atom altı parçacıkların ürettiği kuantum biti, ya da
kübit denen ve aynı anda hem 0 ve
hem de 1 durumunda, yânî,
süperpozisyon halinde olan çoklu değişkenli bir yapıda ve bir olasılık dağılımını temsil eden fuzzy
logic, yânî, bulanık mantık esasına
göre, sırasız ve indeterministik olarak çalışır. Bit temelli klasik süper bilgisayarların paralel işlem yapma
kapasitesi çok sınırlıyken, kübit temelli kuantum bilgisayarları süperpozisyon, dolanıklık ve kuantum tünelleme gibi imkânları sayesinde, işlem
kapasitesi ve hızını üstel olarak arttıran paralel işlem tekniğiyle çalışır, bu
sayede de aynı anda birden çok olasılığı hesaplar. Dünyamızın yaşı 4.5 milyar yıl ve evrenin yaşı da 13.8 milyar yıldır ve
bunlar 9 sıfırlı niceliklerdir; buna
karşın 1 septilyon, tam 24 sıfır içeren anormal büyük bir
sayıdır. Kuantum algoritmalarını, kuantum mantık
kapılarıyla kuantum hesaplama ağları teorisini ve ilk kuantum hata düzeltme
şemasını keşfeden ve temel kuantum evrensellik sonuçlarından bazılarını
literatüre katarak kuantum hesaplama alanının temellerini atan fizikçi David
Elieser Deutsch tarafından ilk defa dillendirilen bir
kavramsallaştırmayla, klasik bir süper bilgisayarın
10 üzeri 24 yılda, yânî, 1 septilyon
yılda yapabileceği bir hesabı maksimum 5
dakikaya sığdırmayı başaran bir kuantum
bilgisayarı, bunu ancak, sonsuz
sayıdaki paralel evrenlerde aynı anda aynı hesaplamayı yapan sonsuz sayıdaki
kuantum bilgisayarlarıyla irtibatlı ve paralel işlem yapması sayesinde başarabilir.
Çoklu evrenler, veya, aynı anlamdaki
paralel evrenler argümantasyonu,
ilkin 1915 tarihli Genel Görelilik kuramıyla girdi modern kozmoloji literatürüne. Paralel
evrenler bahsinde dillendirilebilecek seçenekler ‘aynı fizik kanunlarına uyan, birbirleriyle ilişkili,
temelde benzeyen evrenler’ argümanının ‘aynı –
farklı’, ‘uyan – uymayan’, ‘ilişkili – ilişkisiz’, ‘benzeyen – benzemeyen’ dikotomileri
zemininde şekillenen on altı olası halidir. ‘Aynı fizik kanunlarına uyan, birbirleriyle ilişkili,
temelde benzeyen evrenler’; ‘Aynı fizik kanunlarına uyan, birbirleriyle ilişkili, temelde
benzemeyen evrenler’; ‘Aynı fizik kanunlarına uymayan, birbirleriyle ilişkili,
temelde benzeyen evrenler’; ‘Farklı
fizik kanunlarına uyan, birbirleriyle ilişkisiz, temelde benzemeyen evrenler’; ‘Farklı fizik kanunlarına uyan,
birbirleriyle ilişkili, temelde benzemeyen evrenler’ bu 16 farklı seçeneğin bazılarıdır. Willow
kuantum çipi, yapay zekâ evrenine sağladığı geometrik katkının yanı sıra,
büyük ölçüde spekülatif olan çoklu evrenler hipotezine bilimsel destek vermekte,
felsefe ve bilimkurgu disiplinlerine de alan açmaktadır.
David Deutsch’ün 1997 tarihli The Fabric of Reality / Gerçekliğin
Dokusu ve 2011 tarihli The Beginning of Infinity: Explanations
that Transform the World / Sonsuzluğun Başlangıcı: Dünyayı Dönüştüren Açıklamalar
kitapları kaynaklarımız ve meraklısına ileri okuma önerimizdir. Mezkûr eserlerin
bir an önce dilimize kazandırılması dileğimizle tamamlıyoruz efendim. Bir
sonraki programımızda birlikte olmak dileğimizle; hoşça kalın,
kitapla ve muhabbetle kalın değerli dinleyenler.
261) Nezihe Muhiddin
Radyo 1'in değerli dinleyicileri,
merhaba; Ziyaver Şencan'ın metnini yazdığı, Berivan Erin'in yapımcılığını
üstlendiği, Rıza Okur'un sunduğu Sayfaların Dilinden programının
bugünkü konusu Nezihe Muhiddin.
Osmanlının sonuyla erken Cumhuriyet döneminde kadınların toplumsal yaşama daha fazla katılması ve siyasal haklarını kazanması mücadelesine önemli katkılar vermiş bir fikir ve aksiyon insanı; 20 romanla, sayıları 300’ü bulan senaryo, operet, öykü ve piyes yazmış verimli bir yazar, gazeteci, Cumhuriyetin ilk partisi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın, Türk Kadın Yolu Dergisi’nin ve Türk Kadınlar Birliği’nin kurucusu Nezihe Muhiddin 1889’da Kandilli’de doğdu. Anne tarafından II. Mahmud’un atadığı ilk serasker Ağa Hüseyin Paşa’nın soyundan gelen, babası ceza hakimi Muhiddin Bey olan Nezihe Muhiddin, babasının desteğiyle aldığı özel dersler sayesinde Arapça, Farsça, Fransızca ve Almanca öğrendi, eve kapanmadı, at binmenin ve boğazda tek başına kürek çekmenin de arasında olduğu çeşitli sporları yaptı. ‘Kendi tabiriyle kadınlık mefkûresiyle, istibdat karşıtı, hürriyet sever annesinin evlatlığı ve entelektüel bir kadın olan Nakiye Hanım vasıtasıyla tanıştı. Fatma Aliye Hanım'ın fikirlerinden etkilenen bir çevrenin mensubu olan Nakiye Hanım, onun ilk feminist öğretmeni oldu.’ Yüksek eğitim almamasına karşın, aldığı özel derslerin kalitesi sayesinde, 1909’da Maarif Nezareti'nin açtığı hocalık sınavını kazanarak Kız İdadi Mektebi'ne fen bilimleri hocası atanan Nezihe Muhiddin, II. Meşrutiyet döneminin efsane figürü Halide Edip’ten sonra, Osmanlı kadın hareketinin en tanınan ikinci sîmâsıydı artık. O ve örgütlediği 13 kadın hakları savunucusu, birçok engellemeye karşın, 15 Haziran 1923’de, Darülfünun konferans salonunda, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini temel amaç edinmiş bir kadın şûrası topladılar. Henüz Cumhuriyet Halk Fırkası rüşeym halindeyken, şuranın aldığı Kadınlar Halk Fırkası kurulması kararı ülkenin gündemine bomba gibi düşecek, en çok da, Halk Fırkası’nın ‘Dokuz Umdesi’ni andıran kadın hakları hususunda ‘Dokuz Umde’ açıklaması tepki çekecekti. Partileşmeyi başaramayan feministler, siyasal amaçlarını tüzükten çıkararak dernekleşmeye yönelmiş, Türk Kadınlar Birliği’ni kurmuşlardır. Daha önce askerlik yapma talepleri reddedilen, polis olabilme başvuruları da kabul görmeyen Nezihe Muhiddin ve ekibi, kadınların siyasal hakları için aktif bir feminist mücadele vermeyecekleri, bunun Halk Fırkası’nın projelendireceği bir devrim olarak bilâhare gündeme getirileceği konusunda Ankara'yla zımnen anlaşmış olmasına karşın, 1927’deki Türk Kadınlar Birliği kongresinde, üç yıl önce programdan çıkarılan ‘Siyasal hakların alınması için çalışılacaktır’ maddesi yeni bir formülle geri getirilip, Nezihe Muhiddin yeniden başkanlığa seçilince tartışma çıkacak, kadın hareketi bölünecekti. Onunla görüş ayrılığı yaşayan arkadaşlarının bazılarının, Nezihe Muhiddin’in yolsuzluk yaptığını ve dış güçlerle dirsek temasında olduğunu dillendirmeleri, Osmanlının ve Cumhuriyetin bu simge feministi hakkında dava açılmasına neden olmuş, nihayetinde, Nezihe Hanım, kurduğu kurumdan ihraç edilerek kadın hareketinden dışlanmıştır. Hakkındaki iddiaların mesnetsiz olduğunun anlaşılması ve gündeme gelen 1929 affıyla bütünüyle aklanan Nezihe Muhiddin, 7 yıldır yaşadığı yüksek stres yüzünden ciddi bir sinir zafiyeti yaşamış, bu rahatsızlığı, hayatının geri kalan 29 yılında onu hiç terk etmemiştir. Yaşama coşkusu, mücadele azmi ve hemcinslerine olan güveni zayıflasa da, Nezihe Muhiddin davasını terk etmeyecek, takma isimle yazılar yazacak, evindeki toplantılarda görüşlerini paylaşacaktır. Daha birkaç ay önce ‘biz Nezihe Muhiddin gibi olmayacak hayallerin peşinde koşmuyor, siyasal hak talebinde bulunmuyoruz’ açıklaması yapan müesses nizamla armoni halindeki Kadınlar Birliği yönetimi, kadınlara seçme ve seçilme hakkının 5 Aralık 1934’de verilmesini sokaklarda, salonlarda ve matbuatta ‘Yaşasın kadınlık, yaşasın cumhuriyet!’ diye kutlarken, davanın bayraktarı olan Nezihe Muhiddin, mezkûr etkinliklerin hiçbirine davet edilmemiş, adı bile anılmayarak âdeta unutturulmuştu. Duyarlı psikolojisi ve kırılgan personası bu haksızlıklara daha fazla dayanamayan Nezhihe Muhiddin, geçirdiği ağır ruhi buhran yüzünden yatırıldığı Şişli’deki akıl hastanesinde 10 Şubat 1958 vefat etmiştir. Yaprak Zihnioğlu’nun yazdığı Kadınsız İnkılap – Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın Birliği, kaynağımız ve okuma önerimizdir. Bir sonraki programımızda birlikte olmak dileğimizle; hoşça kalın, kitapla ve muhabbetle kalın değerli dinleyenler(*).